Börte
Büşra
Yavuz
A
Abaton: Bir tapınak ya da kutsal alanda sadece din adamlarının girdiği bölüm.
Abraksas: M.S. 2. yy’dan başlayarak tüm Ortaçağ boyunca kullanılan bir tılsım.
Açıt: Pencere ya da kapı boşluğu.
Açkı: Keramik kapların dış yüzünün fırınlanmadan önce bir metal parçasının keskin kenarı kullanılarak perdahlanması.
Aderans: Farklı inşaat malzemelerinin birbirlerine yapışabilirlik derecesi.
Aditum: Eski Roma tapınaklarında gizli oda.
Agger: Roma yığma toprak inşaatı.
Akropodyum: Antik Çağ’da mermer heykellerin prizmatik kaidelerine verilen ad.
Akvarel: Saydam suluboya katmanlarıyla yapılmış resim.
Alizarin: Vişneçürüğüne yakın koyu kırmızı renk.
Anaktoron: Antik Yunan mimarlığında dinsel bir yapının en kutsal bölümü.
Angob: Seramik çamurunun süzülüp çeşitli oksitlerle renklendirilmiş sıvı hali.
Asefal: Baş kısmı kayıp ya da bilhassa başsız yapılmış insan heykeli.
Attika: Roma zafer taklarında arşitravla saçak silmesi arasında kalan ve kabartmalarla bezenip üzerine yazıtın yerleştirildiği yüzey.
B
Bagen: Doğu Karadeniz Bölgesi’nde ahşap depo yapısı, serander.
Bağa: Kaplumbağa kabuğundan yapılan her tür eşyayı adlandırır.
Baldaken: Kubbe ya da piramidal çatıyla örtülü, kare, çokgen veya daire planlı, sütunlarla taşınan küçük, açık strüktür.
Barbutin: Sıvı haldeki seramik çamuru.
Beden: Kale duvarı ya da sur.
Bema: Bizans kiliselerinde sunağı içeren bölüm.
Bendek: Altın ve gümüş üzerine işlenmiş bezeme.
Bezek: Bezemeyi oluşturan ögelerden meydana gelen biçim dizgesi.
Bitüm: Yağlıboya resimleri için kullanılan, asfalttan yapılan sepya renginde bir boya.
Blero: Yağlıboya resimlerinde kullanılan ince, yumuşak tüylü fırça.
Bordür: Sınır belirleyici çizgisel öge.
Bosajlı duvar: Bir tür Antik duvar örgüsü.
Bustum: Antik Roma’da ölünün yakıldıktan sonra küllerinin korunduğu yapı ya da alan.
C
Campo Santo: Genellikle simetrik bir yerleşim planına göre inşa edilmiş İtalyan mezarlıklarının genel adı.
Canalis: İyon sütun başlığındaki volütleri oluşturan, iki ince silme ile sınırlanmış içbükey kanal.
Carceres: Antik hipodromlarda arabaların koşuya başlamak için sıraya dizilip beklediği kapı.
Cavedium: Antik Roma evlerinde revak.
Cavetto: Antik mimarlıkta içbükey, dörtte bir daire kesitli silme.
Cella: Çok tanrılı dinlerde tapınağın içinde tanrı heykelinin korunduğu bölüm.
Cenaculum: Antik Roma evlerinde yemek odası.
Cera Colla: Balmumu, zamklı su ve boya pigmentlerinin karışımı ile elde edilen bir resim boyası.
Comitium: Antik Roma’da meclis, toplantı salonu.
Cubiculum: Antik Roma evlerinde yatak odası.
Curia: Antik Roma yapıtlarından biri.
Cücedalız: Romanesk kiliselerin dış cephelerinde, apsis bölümünün üstünde yer alan sütun dizisi biçiminde yalancı galeri.
Ç
Çaitya: Kayaya oyulmuş Hint tapınak tipi.
Çatra: Hint stupasının en üstünde yer alan tepelik öğesi.
Çiti: Halı ve kilimin sökülmemesi için, saçak kesimine yapılan sık örgü.
Çutra: Kapı önlerinde ya da havuz kenarlarında yapılan zeminden yükseltilmiş masif seki.
D
Dalgabezek: Üsluplaştırılmış dalga dizilerinden oluşan şerit biçiminde bezeme örgesi.
Deesis: Ortodoks ikonografisinde İsa, Meryem ve Vaftizci Yahya’yı içeren bir kompozisyon.
Dehliz: Uzun, karanlık ve geleneksel yapım teknikleriyle oluşturulmuş koridor.
Derbent: Osmanlılarda uç boylarında bulunan küçük kalelere verilen ad.
Detramp: Kuru sıva üzerine zamklı boya ile yapılan duvar resmi.
Diadem: Baş çevresine yerleştirilen ince şerit biçiminde taç.
Diaeta: Antik Roma evinde oturma odası.
Dinos: Antik Yunanistan’da üretilmiş, uzun ayaklı, kulpsuz, iri bir kadehe benzer bir tür seramik kap.
Dühenk: Eski Türk hamamlarında külhandan çıkıp cehennemlikten geçen sıcak dumanı, bacaya ulaştırmak amacıyla duvar içlerinde yapılan yollar.
Düzayak: İçinde kot farkları ve merdiveni olmayan mekânları niteler.
E
Eksedra: Yarım daire planlı, kubbe örtülü ve kendisinden daha geniş bir mekâna eklemlendirilen mimari mekân ögesi.
Enstantane: Fotoğrafik an.
Epikhysis: Antik Yunan seramik kap türü.
Ergastula: Antik Roma’da içine köleler ve tutukluların konduğu yeraltı yapısı.
Eskiz: Bir proje, tasarım ya da sanat yapıtını sonuç biçimyle ortaya koymadan önce yapılan ön-hazırlık.
Estamp: Çin’de ve Japonya’da ipek ya da kağıt üzerine baskı teknikleri kullanılarak yapılmış ve genel olarak rulo biçiminde saklanan resim.
Estomp: Kağıt ya da deriden bükülerek yapılan, ucu konik, gövdesi ince silindir biçiminde bir resim malzemesi.
Eşkeb: Ahşap iskelet yapımında çapraz konumunda yerleştirilmiş ahşap öge.
Etimasia: Erken Hristiyan ve Bizans İkonografisinde ‘tahtın hazırlanması’ kompozisyonu.
Eukterion: Grekçe’de dua evi anlamına gelir.
Eustil: Antik mimarlıkta kullanılan bir interkolumnium türü.
Evlek: 40x40 arşın boyutlarında bir yüzölçümü birimi.
Exlibris: Bir kitabın başlık sayfasında yer alan ve sahibinin kim olduğunu gösteren özel simge ya da damga.
F
Faksimile: Özgün bir resmin, yazının ya da kitabın üzerinde hiçbir değişiklik yapılmaksızın, kopyasının alınarak çoğaltılması.
Fakulya: Bir kubbenin taşıyıcı ayaklara oturduğu noktada yer alan eğrisel üçgen biçimli öge. Günümüzde bu ögeye ‘pandantif’ denilir.
Filigran: Batı sanatında ince altın ve gümüş tellerle yapılmış her tür süs eşyasının genel adı.
Fresco Secco: Bir tür fresk yapım tekniği.
Fret: Dik açılı zikzak biçiminde bezeme ögesi. Antik bezemenin temel ögelerinden biri.
Friz: Antik mimarlıkta korniş ile arşitrav arasında kalan, kabartmalarla bezeli ya da düz şerit.
Fuga: Sıva ya da brüt betonun çatlamaması için ya da yalnızca estetik kaygılarla yapılan ve yüzeyi belirli aralıklarla parçalara ayırma amacına hizmet eden çökertilmiş doğrusal derz.
G
Gaja: Birmanya duvar resimlerinin kompozisyonlarında kullanılan dört ögeden biri.
Galilaea: Erken Hristiyan bazilikasında giriş avlusu.
Geodezik Kubbe: Küresel bir yüzeyin üçgen, beşgen ya da altıgenlerin birbirlerine bitişik olarak yerleştirilerek örtülmesi temeline dayanır.
Girlant: İki nokta arasına asılmış yaprak ve çiçeklerden oluşmuş bir çelenk biçiminde bezeme örgüsü.
Glyptothek: Antik Yunan’da içinde heykellerin sergilendiği mekân.
Goblen: Resimli Avrupa duvar halısı.
Gravür: Ahşap ya da metal baskı levhalarıyla çeşitli kazıresim teknikleri kullanılarak gerçekleştirilip çoğaltılmış bir sanatsal ürün.
Grifon: Baş ve kanatları kartal, gövdesi aslan biçiminde mitolojik yaratık.
Guttae: Dor düzeninde triglif’in altında yer alan regulanın alt yüzüne bitişik küçük kare biçimli ögeler dizisi.
Gülçe: Üsluplaştırılmış gül biçiminde küçük bezeme ögesi.
Gülmıh: Üsluplaştırılmış gül biçiminde kabartma bezeme ögesi.
H
Haçvari: Haç biçimindeki obje, plan şeması.
Halkari: Altın yaldızla bezeme yapma ve yazı yazma sanatı.
Hamail: Gümüşten yapılmış, kabartma ya da telkâri tekniğiyle bezenmiş dikdörtgenler prizması biçiminde kutu.
Hanay: Geleneksel Türk konutlarında önü açık sofa.
Hare: Bazı parlak yüzeyler üzerinde görülen renkli, dalgalı çizgiler.
Harim: Osmanlı camilerinin çevresinde yer alan ve cami alanını kentsel alandan ayıran duvarlarla çevrili dış avlu.
Harpuşta: İki yandan ve üstten iklimsel etkilere açık bir duvarı korumak amacıyla üst kesimine yerleştirilen ya da yapılan koruyucu öge.
Hartama: İnce ahşap plakalardan oluşan eğimli çatı örtüsü.
Hatayi: Kökeninin Çin’e uzandığı varsayılan ve üsluplaştırılmış bitkisel ögelerden oluşan Osmanlı bezeme türü.
Hatıl: Yapı duvarlarının içine belirli aralıklarla yatay olarak boydan boya yerleştirilen, ahşap, tuğla ya da beton öge.
Havş: Bağdat evlerinin çevresi revaklı avlularına verilen ad.
Haykal: Hristiyan Arap kiliselerinin sanktüer bölümüne verilen ad.
Hekatompedon: Cella kesiminin uzunluğu yüz ayak boyutunda olan Antik Yunan tapınak tipi.
Helik: Moloztaş duvar örgüsünde taş aralıklarını doldurmak için kullanılan küçük taş.
Helke: Bakırdan kulplu, kapaksız kap.
Heroon: Antik Yunan’da kahramanların anısına yapılan özel yapı.
Hipetral: Naos bölümünün üstü tümüyle ya da kısmen çatısız olan üstü açık Antik tapınak tipini niteler.
Hisarpeçe: Kale kapılarını savunma amacıyla surların hemen dışında yapılan berkitilmiş kule.
Hisashi: Japon mimarlığında bir evin ana bölümü dışında kalan alan.
Hsiang: Çin mimarlığında büyük bir konutun ana bünyesine sağ ve sol yönlerde yapılan eklentiler.
Hydria: Üç kulplu Antik Yunan testi tipi.
Hypaithros: Naos bölümünün üstü açık olan Antik Yunan tapınaklarının genel adı.
.
I-I-J
Istampa: Mühür ya da damga basmak için kullanılır.
Istampaj: Ahşap, metal ya da taş yüzey üzerinde bulunan ve kabartma ya da çukur olarak işlenmiş bir bezemenin veya yazının üzerine kâğıt konularak kopya edilmesi yöntemi.
Istampa Tekniği: Seramiğin bezenmesinde kullanılan bir yöntem.
İçkale: Surla çevrili bir alanın içinde kalan kale.
İğne perdahı: Tezhip sanatında küt burunlu kalınca bir iğneyle altın kaplı bir yüzey üzerine noktalar yapma işlemi.
İkon ya da İkona: Ortodoks kilise sanatında Hz İsa, Meryem ya da azizleri betimleyen resim.
İkonografi: Dinsel içerikli sanat yapıtlarında betimlenen dinsel olay ya da kişiyle ilgili tipleşmiş, bir ölçüde standartlaşmış biçim düzenleri veya kalıplarını inceleyen bilimsel düzen.
İkonoloji: Dinsel simge ve biçim ögelerinin tarihini inceleyen bilimsel disiplin.
İkonostasis: Bizans kiliselerinde ana nefi apsid kesiminden ayıran ikonlarla bölme duvarı.
İmpasto: Resim sanatı ürünleri üzerinde görülen çok kalın yağlıboya katmanı.
İmpluvium: Antik Roma evlerinin atrium denilen avlularının ortasında bulunan ve içinde damdan akan yağmur suyunun toplandığı havuz.
İnterkolumnium: Antik Yunan ve Roma mimarlıklarında görülen eşaralıklı sütun dizilerinde, sütunlar arasındaki uzaklığı belirleyen formüllerin tümü.
İspit: Kemer, tonoz ya da kubbe inşası için gerekli olan ahşap kalıbı taşıyan strüktür.
İyon Düzeni: Antik mimarlıkta kullanılan bir biçim düzeni.
Janr: Avrupa resim sanatında günlük yaşamı, ev yaşamını, festivalleri ya da içki sahnelerini betimleyen yapıtları niteler.
Jugendstil: 19.yy’ın sonuyla 20.yy’ın ilk on yılı içinde gelişen Art Nouveau’nun Almanca konuşan ülkelere özgü türü.
Jübe: Kilisede koroyerini ana neften ayıran ve absid eksenine dik doğrultuda yerleştirilmiş köprü.
K
Kaide: Üzerine bir yapının ya da taşıyıcı bir yapı ögesinin oturduğu öge.
Kakemono: Japoncada rulo biçiminde dürülmüş resimlere verilen ad.
Kakiemon: Japon Arita porselenleri üzerinde görülen bir bezeme üslubu.
Kanopi: Sundurma.
Kantharos: Antikite ve Bizans’ta en küçüğünden en büyüğüne dek pişmiş topraktan yapılmış her tür kaba verilen ad.
Kanut: Birmanya duvar resimlerinin kompozisyonlarında kullanılan dört ögeden biridir.
Karayo: Japonya’da Budizmin Zen tarikatınca benimsenen bir anıtsal mimarlık üslubu.
Karkas: Çelik, betonarme ya da ahşap iskeletle taşınan yapıların ana strüktürü.
Karyatid: Antik mimarlıkta kadın heykeli biçiminde sütun.
Katafalk: Cenaze törenlerinde ölünün üzerine yerleştirildiği yüksekçe podyum.
Katakomp: Roma’da ilk Hristiyanların içinde toplanıp tapındıkları yer altı mezarlarının genel adı.
Katholikon: Bir Ortodoks manastırında merkez niteliğindeki ana kilise.
Ketebe: Hat sanatında hattat imzası ya da adı.
Kiklop Duvarı: Devasa boyutlu taş blokların harçsız olarak üstüste konmasıyla oluşturulmuş duvar.
Ko: Çin mimarlığında çok katlı köşk.
Koimesis: Ortodoks ikonografisinde ‘Meryem’in Ölümü’ sahnesi.
Kolos: Antikite’de çok büyük boyutlarda heykel.
Koperta: Seramik üretiminde sırlı boyalarla yapılan bezemenin üzerine vurulan ince, saydam ve parlak sır katmanı.
Kozak: Osmanlı döneminde içine antlaşmalar ve padişah mektupları konup gönderilen madenden yapılmış özel kutu.
Krateriskos: Bir tür Antik Yunan seramik kabı.
Kriosfenks: Koç başlı sfenks.
Kripta: Eski Roma’da Hristiyanların gizlice tapınmak için kullandıkları yeraltı kilisesi.
Kromatizm: Mimarlıkta dış yüzeyleri renklendirme anlayışı.
Ksilografi: Ahşap levha kullanılarak, yüksek kazı tekniğiyle gerçekleştirilmiş bir kazıresim türü.
Kuan: Çin mimarlığında gözetleme kulesi.
Kung-Pi: Çin sanatında ayrıntılara özel bir dikkat ve itina gösteren bir renkli resim yapma tekniği.
Kurgan: Orta Asya mezar yapısı.
Kyliks: Antik Yunan içki kupası.
L
Lahit: İçine ölünün yerleştirildiği özel sanduka.
Lavi: Sulandırılmış çini mürekkebi ve fırça ile resim yapma tekniği ve bu teknikle gerçekleştirilmiş resimlerin genel adı.
Lento: Kapı, pencere gibi açıklıkların veya iki sütun arasının üstünde kalan kesimin yükünü yanlara aktaran yatay ahşap veya kâgir kiriş.
Ling-Mao: Çin resim sanatında kuş ve her tür hayvan resminin içinde toplandığı kategori.
Litografi: Taşbaskı.
Lotus: Bitki biçiminde bezeme örgüsü. Eski Mısır sanatında çok kullanılmıştır.
Lüster Tekniği: Çini yapımında kullanılan bir sırüstü tekniği.
M-N
Mandapa: Hindu tapınağında içine kült simgesinin yerleştirildiği salon.
Manueline: Portekiz Sanatı’nda Gotik mimarlığın son dönemi.
Maskaron: Modern dönem öncesinde Batı Avrupa’da bezeme amacıyla kullanılan insan ya da hayvan başı biçiminde üç boyutlu öge.
Megaron: Klasik Yunan çağı öncesinde Ege’nin hem batı, hem de doğu kıyılarını oluşturan bölgelerde uygulanmış bir yapı tipi.
Mensa: Kilise’de sunak masası.
Merz: Dada akımının bir dalı.
Monokromi: Bütün görsel sanatlar ve mimarlıkta tek renklilik.
Mozarabik Sanat: Arap yönetimi altındaki İspanya’da Hristiyan topluluklarının geliştirdiği sanat ve mimarlık üslubu.
Mulaj: Heykel yapımı için alçı ya da metal eriyiğini kalıba dökme işlemi.
Murakka: Hat sanatında bir yazı türü.
Müzehhep: Osmanlıcada tezhip işlemi görmüş ya da yaldızla bezenmiş nesneleri niteler.
Müzehhip: Tezhip denilen kitap bezeme işiyle uğraşan meslek adamı.
Nagara: Hindu tapınağının cela bölümü üzerinde bulunan kare ya da kareye yakın planlı kule.
Naos: Eski Yunan tapınaklarının kült objelerine ve Tanrı heykeline tahsis edilmiş en kutsal bölüm.
Narteks: Bizans mimarisinde kilisenin ana mekâna açılan giriş bölümü.
Nef: Kilisede apside dik doğrultuda, birbirlerinden sütun ya da ayak dizileriyle ayrılmış, uzunlamasına mekânların her biri.
Niş: Kendisinden geniş bir mekâna açılan ve duvar içine oyulmuş, genellikle, üstü kemer ya da mukarnas ile örtülü girinti.
Nosokomion: Bizans mimarlığında hastane ya da bakımevi.
.
.
O-O
Odeon: Antikite’de içinde müzik dinlemek için yapılmış özel yapı.
Oeuvre: Fransızca kökenli bu sözcük, bir sanatçının yaşamı boyunca ürettiği tüm yapıtları ifade eder.
Oikos: Antik Yunan evinde toplantı ve kabul salonu işlevlerini gören ana mekân.
Oktastil: Ön cephesi sekiz sütunlu Antik tapınak tipi.
Opus Mixtum: Antik Roma almaşık duvar örgüsü.
Opus Sectile: Çeşitli biçimlerde kesilmiş renkli mermer parçalarının yan yana dizilişiyle yapılan bir tür mozaik.
Orans: Avrupa resim sanatı terminolojisinde dua eder pozda resmedilmiş kişi betisi.
Ostrakon: Eski Mısır’da üzerinde alıştırma, çizim ve çeşitli çalışmalar yapmak için kullanılan küçük kireçtaşı levhası.
Örge: Bezemeyi oluşturan parçalardan herbiri.
P
Pagoda: Hint, Çin ve Japon mimarlıklarında Budizm inancıyla bağlantılı olarak ortaya çıkmış çokgen ya da kare planlı bir tür kule.
Palma: Zafer simgesi olarak kullanılan hurma yaprağı biçiminde bir bezeme ögesi.
Palmet: Bir sapın iki tarafında simetrik olarak sıralanmış uzunca yapraklardan oluşan üsluplaştırılmış bitkisel bezeme ögesi.
Panthe: Antikite’de birkaç Tanrı ve Tanrıça’nın simgelerini bir arada betimleyen üç boyutlu heykselsi sanat yapıtı.
Pao-t’a: Çin mimarlığında tek katlı pagoda.
Parvi: Hristiyan baziikalarında girişin önünde yer alan etrafı duvar ya da revakla çevrili avlu.
Paye: Yapıda taşıyıcı ayak.
Pentastil: Antik mimarlıkta ön cephesi beş sütunlu yapı tipi.
Piktografi: Bir kavramı genel geçer hale gelmiş bir resimsel ögeyle simgeleme işlemi.
Pilpaye: Osmanlı camilerinde ana kubbeyi taşıyan büyük ayak.
Piştak: İran, Türkistan ve Hint-İslam mimarlıklarında taç kapı.
Plinth: İyon sütunlarında üzerine kaidenin oturduğu kare biçimli, bezemesiz, taş blok.
Pskyter: Antik Yunanistan’da üretimiş bir tür testi.
Pûlad-ı Zernişani: Çelik yüzey üzerine açılan açılan yuvarlara altın tel kakarak bezenen her tür eşyanın adıdır.
R
Rapido: Belirli incelikte çizgi çizebilen ve dolmakaleme benzeyen bir tür mimari çizim aracı.
Rengab: Eskiden tezhip işlerinde kullanılan tutkallı yaldız.
Revzençe: Osmanlıca da küçük pencere.
Rikabhane: Mısır Memlük sultanlarının saraylarında atların biniş takımlarının içinde korunduğu mekân.
Rotonda: Dairesel planlı, her tür Roma yapısının genel adı.
Rölik: Hristiyanlıkta Hz İsa, aziz ve azizelerle ilişkili ya da onlardan artakalan kutsal eşyalar.
Rötre: Çimento hamurunun kuru havada saklanması sonucu büzülmesine denir.
S-S
.
Sahın: Camilerde, özellikle de merkezi planlı Osmanlı camilerinde, ana kubbenin altında kalan asıl ibadet mekânı.
Saks: 18.yy’dan beri Almanya’nın Saksonya bölgesinde üretilen her tür porselenin adı.
Salamanje: Türkiye’de özellikle 1950’li ve 1960’lı yıllarda yapılan apartman dairelerinde salona bitişik yemek mekânı.
Sarak: Şerit biçiminde bezeme ögesi.
Secavend: Hat sanatında yazının uygun görülen yerlerine yerleştirilen ve boşlukları dolduran süs niteliğinde işaretler.
Seladon: Gri ya da filizi yeşili sırlı Çin ve Japon porseleni.
Serdap: Geleneksel konut mimarisinde çok sıcak günlerde kullanılan yer altı odası.
Sırmakeş: Osmanlıcada sırma yapan ya da işleyen kişi.
Sigma: Antik mimarlıkta planı yarım daire biçiminde portiko.
Simkeş: Gümüş tel üretimiyle uğraşan kişi.
Siparium: Roma tiyatrosunda sahne perdesi.
Speos: Eski Mısır’da kayalara oyulmuş yeraltı tapınağı.
Strüktür: Bir nesneyi ya da yapıyı ayakta tutan taşıyıcı sistem.
Stupa: Hindistan’a özgü bir yapı türü.
Sünbüle: Osmanlı Sanatı’nda kullanılan başak biçiminde bezeme örgesi.
Svastika: Gamalı haç.
Şahide: Osmanlıcada mezar taşı.
Şasi: Tuvalin üzerine gerildiği ahşap çerçeve.
Şeşberk: Üsluplaştırılmış altı yapraklı bir çiçek biçiminde Osmanlı bezeme örgesi.
Şövale: Ressamların üzerine tual ya da resim kâğıdı vs. gibi malzemeler yerleştirerek çalışmalarını sağlayan, genellikle üç ya da dört ayaklı özel resim sehpası.
Şükûfe: Tezhipte kullanılan üsluplaştırılmış bitkisel ögelerden oluşan bir bezeme örgesi.
T
Tabula Ansata: Antik Roma Sanatı’nda kulplu bir çerçeve biçiminde betimlenen kitabelik.
Talik: Hat sanatında bir yazı türü.
Tambur: Üzerine kubbenin oturduğu çokgen ya da daire planlı inşai öge.
Tanzaku: Dikey konumda asılan ince uzun Japon Baskı resmi.
Tenjikuyo: Japon mimarlığında Çin’den esinlenmiş bir anıtsal üslup.
Tetrakinoion: Antik mimarlıkta dört sütunla taşınan küçük anıt yapı.
Thermae: Antik Roma mimarlığında anıtsal boyutlarda genel hamam yapısı.
Tonoz: Örgü teknikleri kullanılarak inşa edilmiş mimari örtü ögesi.
Tromp: Kare planlı bir mekânın üzerine kubbenin oturtulabilmesini sağlayan geçiş ögesi.
Ts’un: Çin resminde yeryüzü şekillerini yalnızca konturlarıyla resmeden bir fırça kullanma tekniği.
Tümülüs: Bir yeraltı mezar odasıyla onun üzerine yığılmış bir toprak yığınından oluşan yapay gömüt tepesi.
U-U
.
.
Uchiwa-ye: Yelpaze biçiminde bir yüzey üzerine yapılmış Japon resmi.
Ukiyo-e: Japon resim sanatında 16. ve 17. yıllarda gelişmiş bir Janr resmi akımı.
Useybe: Osmanlıcada tonoz kaburgası.
Üzengitaşı: Kemerin ayağa oturduğu noktada yer alan ilk taş.
V
Varak: Çok ince gümüş veya altın levha.
Valerium: Antik Roma tiyatro ve amfi tiyatroları üzerine gerilen ve güneşlik işlevi gören tente.
Vihara: Budist manastırı.
Volüt: İyon sütun başlığının iki yanında yer alan spiral biçimli kıvrımlar.
Y
Yamato-e: Japon resim sanatında tümüyle ulusal nitelikte olduğu varsayılan bir resim akımı.
Yığma: Taşıyıcı sistemi ayrı bir strüktür olmayıp bu işin duvarlar tarafından gerçekleştirildiği yapım sistemini niteler.
Yin-Yang: Çin sanatında karşıtların birliğini simgeleyen öge.
Z
Zerefşan: Tezhip sanatında kâğıt üzerine püskürtme tekniğiyle uygulanan bir tür altın bezeme.
Zermühre: Altın yaldızlı yüzeyleri parlatmakta kullanılan kaleme benzer bir araç.
Zernüvis: Altın yaldızla yazı yazan hattata Osmanlıcada verilen ad.
Ziggurat: Eski Mezopotamya’da tapınak yapısı.
Zülfe: Osmanlı tezhip sanatında ve mimarlığında tepelik ögesi.